Buluşçu Dehalar (MÖ 7.yy - MS 21.yy)
Thales (MÖ 620/625-545/548)
Milet doğumlu İyonyalı filozoftur. Matematik, metafizik, astronomi alanlarında ün kazanmıştır. Thales’le birlikte geometri ilk defa tümdengelimsel bir bilim dalı haline geldi. Thales bir cismin gölgesinin kendi boyuna eşit olduğu bir anda, diğer bütün cisimlerinde gölgelerinin de , kendi boylarına eşit olduğu sonucuna ulaşmıştır. Piramidin yüksekliğini de bu şekilde ölçmüştür. Astronomi ile uğraşan ve gün dönümlerini önceden hesaplayan biri olarak astronomdur. Gölgemizin bizimle aynı uzunlukta olduğu zamanı gözleyerek, piramitleri gölgelerine bakarak ölçmüştür. Aynı zamanda Nil nehrinin yükselmesinin rüzgara bağlı olduğunu bulmuştur.
Thales bir geminin kıyıdan ne kadar uzak olduğunun ölçülmesiyle de ilgilenmiştir. Bu ölçümü iki dik üçgenin kenarları arasındaki orantıdan yararlanarak yapmıştır. Bulduğu bazı geometri teoremleri şunlardır: çap çemberi iki eşit parçaya böler. Bir ikizkenar üçgenin taban açıları birbirine eşittir. Birbirini kesen iki doğrunun oluşturduğu ters açılar birbirine eşittir. Köşesi çember üzerinde olan ve çapı gören açı, dik açıdır. Tabanı ve buna komşu iki açısı verilen üçgen çizilebilir. Genelleştirilmiş 1959 Thales teoremine göre, E noktası AC doğru çizgisi üzerinde olmasa, içerde veya dışarda olsa bile CB/BA=(AB^t-BD^t)^(1/t)/ED vardır. (t=1) hali bilinen klasik Thales teoremidir.
Pisagor (MÖ 570-495)
Sisam Adası doğumlu, Yunanlı matematikçidir.
“Sayıların babası” olarak bilinir. Matematik dışında etik, politika ve müzik
alanlarında çalışmalar yapmıştır. Önemli
fikirleri, altın oran, Pisagor teoremi, Pisagor akordudur.
En iyi bilinen önermesi, kendi adıyla
anılan Pisagor
teoremidir. "Sayıların babası" olarak bilinir. Pisagor
ve öğrencileri her şeyin matematikle ilgili olduğuna, sayıların nihai gerçek
olduğuna, matematik aracılığıyla her şeyin tahmin edilebileceğine ve
ölçülebileceğine inanmışlardır. Pisagor,
sabah yıldızı ile akşam yıldızının aynı yıldız olduğunu ilk anlayan Yunanlıdır.
Kendisinden sonra bu yıldız uzun süre Afrodit olarak anıldı. Bugün bunun Venüs
gezegeni olduğunu biliyoruz.
Hipokrat (MÖ 460-370)
İstanköy doğumlu İyon doktor, antik çağda tıbbın babası olarak bilinmektedir. İran, Anadolu, Avrasya ve Avrupa tıbbına katkısı büyük önem arz etmiş, dünya da doktorların “Hipokrat yemini” ile etik bir söz verme ritüeline sebep olmuştur. Hippokrates tarafından yazıldığı kabul edilen “Corpus Hippocraticum” (Hipokrat’ın Toplu Yapıtları) adlı yapıtı milattan sonra onuncu yüzyıldan kalmadır. Bu yapıtta; batıl inançlar, büyülü şifa yöntemleri reddedilerek bir bilim dalı olan tıbbın temel ilkeleri öğretilmiştir. Bazı hastalıkları Hipokrat ilk kez tanımlamıştır, “Çomak Parmak” adlı hastalığa “Hipokratik parmaklar” denilmektedir. Çünkü ilk kez Hipokrat bu hastalığın tanımını yapmıştır. Diğer tanımladığı hastalıklar ise; "akciğer kanseri", “akciğer hastalığı”, “siyanotik kalp hastalığı”dır.
Aristoteles (MÖ 384/385-322)
Aristoteles ya da kısaca Aristo, Makedonya kenti olan Stageira'da doğmuştur. Platon ile Batı düşüncesinin en önemli iki İyon filozofundan biri sayılır. Fizik, gökbilim, ilk felsefe, zooloji, mantık, siyaset ve biyoloji gibi konularda pek çok eser vermiştir.
Modern evrim teorisi olmamasına rağmen Cahız’ ın Evrim modeline öncü olmuştur. Hayvanların sınıflandırmada kendisinden sonra gelen zoologlara öncü olmuştur. Hayvanları omurgalılar ve omurgasızlar olarak ikiye ayıran ilk kişi oldu. Bilim dalında ve evreni anlamada kurduğu mantık özellikle 8 ve 11yy bilim adamlarında büyük ilgi uyandırdı. 9. Yy. filozoflarından Farabi, kendisinin mantığını açıklamalarıyla Ortaçağ aydınları ve günümüz aydınları tarafından Birinci Üstad / Magister Primus olarak ilan edilen Aristo’dan sonra İkinci Üstad olarak anılmıştır. Popüler dünya da en ünlü ve bilimlerin temeli ve öncüsü olarak anılan kişidir. Teorileri ve keşifleri günümüz de ve ilerleyen dönemlerde geçerliliğini yitirse de Yeni Çağ’a kadar bilim adamlarının keşiflerine ön bilgi ve kolaylık sağlamıştır.
Öklid (MÖ 330- 275)
İskenderiye, Mısır
doğumlu Yunanlı Matematikçidir. Adı geometri ile en çok özdeşleştirilen kişidir. Geometri dünyasında
kapladığı bu seçkin yeri kendisinin büyük bir matematikçi olmasından çok,
geometrinin başlangıcından kendi zamanına kadar bilinen ismi ile Öğeler adını taşıyan kitabında
toplamıştır.
Öklid geometrisi 19. yüzyılın başına kadar rakipsiz
kaldı. Hatta 20.
yüzyılın ortalarına kadar bile orta öğretimde geometri,
Öklid'in öğelerine bağlı olarak okutuldu.
Arşimet (MÖ 287-212)
Siracusa, Sicilya
doğumlu Yunanlı matematikçi, mühendis, fizikçidir. Arşimet'in mekanik alanında yapmış olduğu buluşlar arasında
bileşik makaralar, sonsuz vidalar, hidrolik vidalar ve yakan aynalar
sayılabilir. Bunlara ilişkin eserler verilmemiş, ancak matematiğin geometri alanına,
fiziğin statik ve hidrostatik alanlarına önemli katkılarda
bulunan pek çok eser bırakmıştır.
İlk defa denge prensiplerini ortaya koyan bilim adamı da Arşimet'tir. Sonradan modern matematiğin gelişmesinin
temelini oluşturmuş, Arap, Acem, Türk bilim adamlarını etkilemiş, Avrupa
da Newton ve Leibniz'in
bulduğu diferansiyel
denklemler ve integral hesap için iyi bir temel
oluşturmuştur. Arşimet, Parabolün Dörtgenleştirilmesi adlı
kitabında, tüketme metodu ile bir parabol kesmesinin alanının, aynı tabana ve
yüksekliğe sahip bir üçgenin alanının 4/3'üne eşit olduğunu ispatlamıştır.
Cai Lun (48-121)
Hakkında pek bilgi
bulunmayan Cai Lun ya da Ts’ai Lun, tarihte, bugün bilinen tarzdaki ilk kâğıdı yapan kişidir. Çin'deki
arkeolojik kazılarda 2200 yıl öncesine ait kâğıt yaprak kanıtları bulunmuştur.
Çin'de imparatorun danışmanı olan T'Sai Lun, kâğıt yapım teknolojisinde
yenilikler getirmiş günümüzde kullanan kağıdı icad etmiştir.
Zhang Heng (78-139)
Henan doğumlu Çinli sismolog ve matematikçidir. Astronomi, metafizik ve coğrafya da ilgi alanlarındandır. Tarihte bilinen ilk deprem bilimcidir. Çinliler MÖ 780'li yıllarda deprem dökümünü tutuyordu. Yunan filozof Aristoteles titreşimlere, durağan olmayan buharların neden olduğunu öne sürmüştü. Gerçeği öğrenmek için Zhang Heng'i beklemek gerekiyordu. Zhang Heng 2 metre uzunluğunda tunçtan dev bir alet ile depremin şiddetini ölçebiliyordu. O alet günümüzde kalmadı. Biz ona Sismoskop (deprem gözler) diyoruz. Zhang Heng, su saatli gök küresi cihazıyla rüzgârlı depremyazarı araştırıp yapmıştır. Zhang Heng, dünyada yaptığı bu ilk sismografla MS 138 yılında Çin’in Shaanxi eyaletinde meydana gelen bir depremi önceden haber vermiştir. Su saatli gök küresi cihazı, bugünkü dünya küresi modeline benziyor. Aslında başka bir bilim adamı tarafından keşfedilip icat edilmiş gök küresi cihazı üzerinde yenilik getirerek onu ıslah eden Zhang Heng, dişli çark sistemiyle gök küresi ve su saati arasında bağlantı kurarak, su saatiyle gök küresini düzenli bir şekilde döndürmüştür. Gök küresi modeli, günde tam bir devir yapar. Böylelikle insanoğlu, evde gök küresi modeline bakarak hangi saatte hangi gezegenin nerede bulunduğunu
Klaudyos Batlamyus (85/90-160/165)
Yunan asıllı bir Mısırlı, veya Mısır asıllı bir Yunan olduğu
iddia edilmektedir.
Batlamyus, iki önemli yapıtın yazarıdır: Büyük Bileşim ve Coğrafya.
Bu yapıtlar Avrupa'daki Ortaçağ'ın bitişinde önemli yere sahiptir. Kitapların Latinceye çevrilişi
ancak 12. yüzyılda yapılmıştır.
Büyük Bileşim (Arapça: Kitab el Macisti, Latince: Almagest, Yunanca: Mathematike
Syntatksis), Yunan ve Babil uygarlıklarının gökbilim bilgilerinin bir
derlemesidir. Derlemenin çoğu kendisinden üç yüzyıl önce yaşamış
olan Hiparkus'a dayanır. Yapıtta Dünya merkezli bir Güneş
Sistemi modeli önerilir. Bu model, Kopernik'in güneş merkezli
modeline dek Batı ve İslam dünyalarında geçerli model olarak kabul edilmiştir.
Kitapta ayrıca düzlem ve küresel trigonometri hakkında bir inceleme
bulunmaktadır.
El Cahız (775/781-868/869)
Basra doğumlu, Doğu Afrika kökenli Arap
biyologdur. Kitap el Hayavan eseri
ile zooloji konusunda ün yapmış, besin zincirlerinden bahseden ilk kişi
olmuştur. Hayvan
gübresinden amonyak elde etmesi en şaşırtıcı keşiflerinden sayılmaktadır. Modern zoolojik ve antropolojik
bilimlerin en erken temsilcisi olan Cahız, biyolojik ilk evrim teorisini ortaya
koyan kişi olarak bilinmektedir. Cahız’ın biyolojik evrim teorisi, zooloji ve
biyolojinin gelişmesini derinden etkiledi. Cahız’ın evrim teorisinden etkilenip
yaymaya çalışan geçmişten bugüne en etkin zoolog ve bilim adamları: İbn
Meskeveyh, Biruni, İbn Tufeyl, İbn Haldun, İbn Sina, El- Mesudi, Zekeriya El
Kazvini, Müstevfi, Kemaleddin Ed Damiri, Kınalızade Ali Efendi, Abraham
Echellensis, D’Herbelot, Sir Edward Pococke, F.Wustenfeld, Linaeaus, Erzurumlu
İbrahim Hakkı, Samuel Lee, Buffon, E.Darwin, Lamark, Ch.Darwin.
Gününüz
de gelişen teknoloji ile halen evrimsel biyolojide çalışmalar yapılmaktadır.
Ch. Darwin’ e kadar Yeni Çağ da yankı uyandırmayan ve popüler olmayan Cahız’ın
evrim teorisini Ch.Darwin ve onun öncülleri diğer evrimci teoriler temelinde
benimseyerek kabul edip 18 ve 19. Yüzyıllarda gelişen bilimsel bağlam
içerisinde daha bilimsel bir yolla bu teorilerini formüle ettiler. Cahız’ın
özellikle Avrupalı düşünürlere etkisi hakkında iki ana çalışma dikkat
çekmektedir. Bunlar, Fr. Dieterici’nin 1878 yılında Leipzig’de yayınladığı Der Darwinismus im X und XIX Jahrhundert ve
E. Wiedemann’ın 1915 yılında Erlangen’de Sitzungsbericht
der Physikalisch-Medizinischen Sozietät’de yayınladığı “Darwinistisches bei Gahiz”
isimli çalışmalardır.
Ebû Mûsa Câbir bin Hayyân (721/722-808/815)
Horasanlı kimyagerdir. Modern kimyanın babası ve kurucusu olarak
bilinir. Kimya dışında eczacılık, metalürji, astroloji, felsefe, fizik ve müzik
gibi alanda 400’ü aşan eser bıraktığı söylenirse de ancak 20 civarı eseri
bugüne kalmıştır.
İlk kimya laboratuvarını kurdu. Kendi kurduğu laboratuvarda ilk
suni hücreyi yaptı.
Eserlerinden 12. yüzyılında Latinceye çevrilmiş olan Kitab al-Kimya adlı eseri,
Simya ve Kimya kelimelerinin kökeni olmuştur. Atomun parçalanabileceği ve
nükleer patlamaya sebep olacağını ilk keşfeden kimyager olmuştur.
Nitrik asit, Hidrojen klorür ve asitin rafine ve kristalize
yöntemlerini bulduğu Kral suyu'nu icat ettiği ve Sitrik
asit, Asetik asit, Tartarik asiti keşfettiği düşünülmektedir.
"İmbik" geliştirmiş ve kendisinin ortaya
attığı Baz kavramıyla Kimya'nın gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Ayrıca daha sonra zehirlilerin zehirlisi olan arsenik tozunu elde eden ilk
kişidir.
Ebu Abdullah Muhammed bin Cabir bin Sinan er-Rekki es-Sabi el-Battani (858-929)
Bugünkü Türkiye’nin Urfa şehri Harran ilçesinde
doğmuştur. Latince adı Albategnius Ay’daki bir bölgeye verilmiş olan ünlü Arap
matematikçidir. Astronomi ve astroloji alanlarında da çalışmalar yapmıştır.
Battani, gelişmiş ay ve güneş tabloları kullanarak yaptığı
gözlemler boyunca, Güneş'in dışmerkez kuvvetinin değiştiğini, modern
astronomide Dünya'nın Güneş etrafındaki bir eliptik yörünge üzerindeki hareketinin
eşitliğini keşfetmiştir. Battani'nin astronomideki en çok bilinen
başarılarından biri Güneş
Yılını 365 gün, 5 saat, 46 dakika ve 24 saniye olarak ölçmüş
olmasıdır.
Kopernik, Kopernik Devrimi'ni başlatan De
Revolitionibus Orbium Coelestium adlı kitabında Battani'ye olan
minnetini dile getirmiş ve birçok yerde O'ndan alıntılar yapmıştır.
Battani'nin Zij adı verilen çalışması Johannes Kepler, Tycho Brahe gibi
Avrupalı astronomlar üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Nicolaus Copernicus,
Zij üç defa Latinceye çevrilmesine rağmen, O'ndan yaklaşık 700 yıl önce yaşamış
Battani ne yazdıysa eserlerinde tekrar etmiştir.
Battani, Batlamyus'un
bazı yanlışlarını düzeltmiş ve yeni Güneş ve Ay tablolarında derlemiştir. Uzun
süre bilim dünyasında otorite olarak kabul edilmiştir. Güneş'in enberi hareketlerini
keşfetmiş, gök kürenin bölümleri üzerine çalışmalar yapmış ve muhtemelen
5.yüzyılda yaşamış olan Hint astronom Aryabhata'dan bağımsız olarak, sinüsün ve kısmi
olarak da tanjantın hesaplamadaki
kullanımlarını açıklamış ve böylece modern trigonometrinin temelini atmıştır.
Battani bunlardan başka astronomide, ekinoksların devinme hareketlerinin
değerlerini ve ekliptik eğimi çok yakın bir oran bularak hesaplamıştır.
Battani, tablolarında devinim için tekdüze değerlendirmeler kullanmıştır.
O'nun en önemli çalışması olan Zij ya da ayarlı astronomik
tablolar, Plato Tibirnitus tarafından
1116 yılında De Motu Stellarum olarak Latinceye çevrilen 57
bölümden oluşan el-Zij es-Sabi adlı eseri Avrupa
astronomisinde büyük bir etki bırakmıştır. Zij, biraz Hint etkisi görülen
Batlamyus teorisi üzerine bina tesis edilmiştir. Bu eserin bir yeni baskısı
1645 yılında Bologna'da
ortaya çıkmıştır. Platon’un orijinal el yazısıyla yazdığı nüshası Vatikan'da; ve
Battani tarafından yazılmış bir el yazma tezi ise Escorial Library'de
astronomik kronoloji bölümünde muhafaza edilmektedir.
Ebû Bekir Muhammed bin Zekeriyyâ er-râzî (865-925)
İran bölgesinde yaşamış farsi Türk doktorudur. Pediatrinin babası olarak bilinir. İlk göz ameliyatını yaptığı bilinmektedir. Tıp, eczacılık, simya alanlarında eserler vermiştir. Alkol ve gazyağını bulan ve çiçek hastalığını kızamıktan farklı olduğunu ilk keşfeden kişidir. İngiliz oryantalist Edward Granville Brown'a göre tüm zamanların en yetkin bilim insanlarından biridir.
Ebu Nasr Muhammed el-Farabi (870-950/951)
Türkistan bölgesinde Farab doğumlu farsi Türk
gök bilimci, mantıkçı, müzisyendir. Orta çağ aydınları arasında Magister Secundus (İkinci Üstad) diye
anılmaktadır. (Birinci Üstad Aristo olarak anılmaktaydı) Günümüzde de bilim
otoritelerince bu görüş internet çağı sonrası benimsenmiştir. Ud ve Kanun müzik
enstrümanını icad eden kişi olarak bilinmektedir.
İbn-i Heysem (965-1038-1040)
Basra doğumlu
fizikçi, matematikçi Arap bilginidir.
Işık Kuramı ile modern ışın kuramının öncüsü olmuştur. Işık ışınlarının su ve hava gibi saydam
ortamlar boyunca kırılmasını incelerken suya daldırılmış yuvarlak dipli cam
kaplarla oluşturduğu küre kesmeleriyle yürüttüğü deneylerinin ayrıntısında,
büyüteçlerin kuramsal keşfine hemen hemen yaklaşmıştır. Bu buluş pratik olarak
İtalya’da üç yüzyıl sonra gerçekleşmiş, kırılmaya ilişkin yasanın 1620’de
Willebrord va Roijen Snell (Snellius) (1580-1626) ve Rene Descartes (Renatus
Cartesius) (1596-1650) tarafından bulunması için ise altı yüzyıldan daha uzun
bir süre geçmesi gerekmiştir. Snell, açıların trigonometrik sinüs değerleri yer
aldığı için “sinüs yasası” diye de bilinen kırılma yasasını 1621 yılı dolayında
ifade etmiştir. 13.yüzyılda Roger Bacon ve Ortaçağ batı dünyasının optikle
ilgilenen başta Erazm Ciolek Vitellio (Witelo) (1225-1290) gibi öteki yazar ve
araştırmacıları kendi optik çalışmalarında büyük ölçüde İbn el-Heysem’in bu
ünlü eserine (Latincesi Opticae Thesaurus…) dayanmışlardır. Bu yapıt Leonardo
da Vinci (1452-1519) ve Johannes Kepler’i (1571-1630) de etkilemiştir.
Descartes’in Dioptrics (1659) adlı kitabında kırılma açılarına ilişkin sonuçlar
yayınlanıncaya kadar, bütünüyle neredeyse İbn el-Heysem'e aittir. Ayrıca
küresel ve parabolik aynaları incelemiş, bir mercek yardımıyla kırılma olayının
odaklama sonucu nasıl görüntü oluşturduğunu, görüntüyü nasıl büyütebildiğini
anlamış ve küresel bir aynada niçin sapma meydana geldiğini matematiksel olarak
kavramıştır.
Kitab el-Menazır (Optik Kitabı / Görüntüler
Kitabı / Optik Hazinesi) adlı yapıtı, gözün anatomisi ve fizyolojisi ile
başlar. Burada beyinden çıkan optik sinirden başlayarak gözün kendisine kadar
konjonktif, iris, kornea ve mercek gibi kısımlardan her birinin görme
olayındaki rolü ustaca resimlenmiştir. Gözün çeşitli kısımları arasındaki
ilişki ve görme olayı sırasındaki bütün bir organ ve dioptrik (merceklerin
ışığı kırmaları ile ilgili) bir sistem olarak gözün nasıl iş gördüğü
gösterilmiştir.
İbn-i Sina (980-1037)
Buhara doğumlu farsi
Türk doktorudur. Kimya, astronomi ve felsefe alanlarında da eserleri
bulunmaktadır. Orta Çağ
Modern Biliminin kurucusu, doktorların önderi olarak bilinir ve "Büyük
Üstad" ismi ile tanınır. Tıp alanında yedi asır boyunca temel
kaynak eser olarak süre gelen El-Kanun
fi't-Tıb (Tıbbın Kanunu) adlı kitabı ile ünlenmiş ve bu
kitap Avrupa üniversitelerinde 17. asrın ortalarına kadar tıp biliminde temel
eser olarak okutulmuştur.
Nikolas Kopernik (1473-1543)
Torun doğumlu Polonyalı matematikçi aynı
zamanda matematik, tıp, kanon hukuku ve ekonomi dallarında çalışmalar
yürütmüştür. Kopernik, "De revolutionibus orbium coelestium"
(Göksel kürelerin devinimleri üzerine) başlığını taşıyan başyapıtında Güneş Sistemi'nin
tarifini yapmış, gezegenlerin güneşin merkezde olduğu sabit yörüngeler üzerinde
hareket ettiğini kabul eden gün merkezlilik yasasını savunmuştur. 1543
yılında, Kopernik'in ölümünden kısa bir süre önce yayımlanan bu kitap,
"Kopernik Gün merkezliliği" denilen astronomik modelin başlangıcını
oluşturur ve modern astronomik ve bilimsel gelişmelerin başlangıç noktası
olarak gösterilerek bilim tarihinde bir dönüm noktası teşkil etmektedir.
Etkilendiği bilim adamları Battani
Nasirüddin Tusi olmuştur. Kopernik, Kopernik Devrimi'ni başlatan De
Revolitionibus Orbium Coelestium adlı kitabında Battani'ye olan
minnetini dile getirmiş ve birçok yerde O'ndan alıntılar yapmıştır.
Galileo Galilei (1564-1642)
Pisa doğumlu İtalyan astronom, fizikçi, mühendis, filozof ve matematikçidir. Rönesans'ın bilimsel devrimine büyük katkıda bulunan bilim insanına “gözlemsel astronominin babası”, “modern fiziğin babası” ve “bilimin babası” gibi isimler takılmıştır. Gözlemsel astronomiye katkılarının arasında Venüs'ün evrelerinin teleskopik kanıtı, Jüpiter'in en büyük dört uydusunun keşfi (Galileo'nun uyduları adı verilmiştir), güneş lekelerinin gözlemi analizi bulunmaktadır. Galileo ayrıca uygulamalı bilim ve teknoloji alanında da çalışmış ve geliştirilmiş bir askeri pusula gibi başka aletler icat etmiştir.
Johannes Kepler (1571-1630)
Weil der Stadt doğumlu Alman matematikçi, astronom ve
bir gökbilimcidir.
17. Yüzyılın bilimsel devriminde, "Astronoma Nova", "Harmonik
Mundi" ve "Kopernik Astronomi Özeti" adlı çalışmalarına bağlı
olarak, şahsen ortaya çıkardığı Kepler'in gezegensel hareket yasaları ile
tanınır. Ayrıca bu çalışmalar Isaac Newton’un evrensel yerçekimi kuvveti
teorisine dayanak sağlamıştır.
Wilhelm Schickard (1592-1635)
Herrenberg doğumlu Alman bilim adamıdır. 1623 yılında icat ettiği hesap makinesi 6 haneye kadar toplama çıkarma işlemi yapabilmekte ve sayı basamakları yetmeyince çalan bir zille bunu kullanıcıya bildirmektedir.
Descartes, René (1596-1650)
La Haye en Touraine, Indre-et-Loire doğumlu Fransız doğa bilimcisi, matematikçi, yazar ve filozoftur. Modern Filozofinin Babası unvanını almıştır ve kendisini takip eden Batı felsefesi çoğunlukla onun günümüzde hala çalışılan yazılarına cevap niteliğindedir. Özellikle “İlk Felsefe Üzerine Düşünceler” hala çoğu üniversitenin felsefe bölümünde standart bir kaynak olarak kabul edilir. Descartes’in matematiğe katkısı da aynı derecede belirgindir; uzaydaki bir noktayı bir numaralar seti olarak işaretleyebilmeyi ve cebirsel denklemleri iki boyutlu koordinat sisteminde geometrik şekiller olarak göstermeyi (ve tam tersini) sağlayan Kartezyen koordinat sistemi, ismini Descartes’ten alır. Cebir ve geometri arasında bir köprü olan, sonsuz küçükler hesabı ve analizi için elzem olan, analitik geometrinin de temellerini Descartes atmıştır. Avrupa da analitik geometrinin kurucusu olarak bilinir. Bir deha örneği olarak tanımlanan Descartes aynı zamanda bilimsel devrimdeki anahtar kişilerden biridir. İbn el-Heysem’in bu ünlü eserini (Latincesi Opticae Thesaurus…) kendi kitabında bütünüyle ayrıntılı olarak Avrupa ya duyurmuştur. Kendisinden önceki filozofların otoritesini ve kendi algılarının kesinliğini “mutlak kesinlik yoktur.” Sözüyle dile getirmiştir.
Torricelli, Evangelista (1608-1647)
Ravenna doğumu İtalyan fizikçi ve matematikçi. Galileo ile birlikte
çalıştı. Cıvalı barometreyi buldu. Bu aletin adı havanın ağırlığının cıvanın ağırlığına karşılık ölçülmesi
sebebiyle iki ağırlık ölçüsünü belirten yunanca iki kelimeden oluşmaktadır.
Barometrenin icadı bir pratik probleminin çözümü üzerine yapılan çalışmalar
sonucunda gerçekleşmiştir. Barometrenin keşfi Torricelli’nin şöhretini ebedi
kıldı. Bir basınç ölçüm birimi olan Torr’a, Torricelli’nin anısına bu isim
verilmiştir. “ Fransız filozof Descartes, 1601 yılında aynı gözlemleri
yapmıştır ancak bu gözlemlerin sonuçlarını yayımlamamıştır.”
Torricelli ayrıca daha sonradan Bernoulli
yasasının temelini oluşturacak olan, bir açıklıktan akan akışkanın hızı ile
ilgili olan Torricelli yasasını bulmuştur. Torricelli,
rüzgârların oluşmasına ilk bilimsel açıklamayı getirmiştir.
Isaac Newton (1643-1727)
Woolsthorpe, İngiltere doğumlu İngiliz fizikçi, matematikçi, astronomdur. 1687’de yayınlanan kitabı Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica, klasik mekaniğin temelini atmıştır
ve tarihin en önemli bilimsel kitaplarından biri olmuştur. Bu çalışmasında
Newton evrensel kütle
çekimini ve hareketin üç kanununu ortaya koymuş ve
sonraki üç yüzyıl boyunca bu bakış açısı bilim dünyasına egemen olmuştur.
Newton ilk yansıtmalı teleskobu geliştirmiş,
İbn Heysem’in Çadırda açtığı küçük bir delikten beyaz ışığın bir prizmaya tutulduğunda
farklı renklerden bir tayf yapması gözlemi üzerine çalışmış ve bir renk kuramı oluşturmuştur.
Newton bilim insanları tarafından tarihin en
etkili insanlarından biri kabul edilmektedir. 1999'un sonlarında 100 ileri
gelen fizikçiyle gerçekleştirilen milenyum oylamasında Newton, tüm
zamanların en iyi fizikçileri arasında Albert Einstein'dan sonra 2. sırayı
almıştır.
John Flamsteed (1646-1719)
Derbyshire, İngiltere doğumlu İngiliz
gökbilimcidir. İngiliz astronom. Greenwich
rasathanesinin kurucusu. Yıldızların numaralandırılmasında bugün hala geçerli
olan bir yıldızlar kataloğu hazırladı.
James Watt (1736-1819)
Greenock, doğumlu modern buhar makinesinin geliştiricisi olan İskoç mucit ve mühendistir. Endüstriyel devrimin oluşmasında önemli rol oynamıştır. 1765'de Thomas Newcomenın yaptığı bir model üzerinde uğraşarak buhar makinesini çalıştırmayı başardı. Thomas Newcomen buhar makinesini bulan kişidir James Watt ise sadece onu sanayi de kullanılacak biçime çevirmiştir.
John Dalton (1766-1844)
Eaglesfield, Cumbria, Cumberland, Birleşik Krallık doğumlu İngiliz kimyager, meteorolog ve fizikçi. Modern Atom Teorisi ile ilgili öncü çalışmaları ve renk körlüğü (onun onuruna Daltonizm olarak da bilinir) üzerine araştırmalarıyla bilinir. Atom kavramından ilk bahseden Democritus’dan sonra Hayyan’ın atomun parçalara ayrılabilip nükleer patlamaya neden olabileceği keşfini bulsa da bu konuda ve iki diğer konuda atom teorileri hatalı olsa da modem atom teorilerine öncü olmuştur. Dalton, teorisini ortaya koymadan önce geçmişte yapılan açıklamaları incelemiş ve Sabit Oranlar Kanunu’nun MÖ 400 – 500 yıllarında Yunan filozofları Leucippus ve Democritus tarafından ortaya atılan atom kavramıyla açıklanabileceğini Hayyan’ın atomun bölünebileceği kavramı ile açıklanabileceği düşünmüştür. Dalton’un geliştirdiği hipotezler şöyledir: Elementler atom adı verilen son derece küçük taneciklerden oluşur. Bir elementin bütün atomları birbirinin aynıdır, yani bu atomların boyutları eşittir, aynı kütleye sahiptir ve kimyasal özellikleri aynıdır. Ancak bir elementin atomları diğer bütün elementlerin atomlarından farklıdır. Bileşikler birden çok elementin atomlarından oluşmuştur. Herhangi bir bileşikteki iki elementin atom sayılarının oranı bir tam sayı ya da basit tam sayılı bir kesirdir. Kimyasal tepkimeler, yalnızca atomların birbirinden ayrılması, birbirleri ile birleşmesi ya da yeniden düzenlenmesinden ibarettir, atomların yok olmasına ya da oluşmasına yol açmaz.
Carl Friedrich Gauss (1777-1855)
Braunschweig doğumlu Alman matematikçi, fizikçi doğa bilimcisidir. "Matematikçilerin prensi" ve "antik çağlardan beri yaşamış en büyük matematikçi" olarak da anılan Gauss, matematiğin ve bilimin pek çok alanına etkisini bırakmıştır ve tarihin en nüfuzlu matematikçilerinden biri olarak kabul edilir. Gökyüzü cisimlerinin devinimleri kuramı, Jeodezinin yeni yöntemlerinin mutlak ölçü sisteminin kurucusudur.
Sir Humphry Davy (1778-1829)
Penzance, Cornwall doğumlu İngiliz kimyager. Elektro-kimyanın kurucusudur. Bileşikleri elektrik enerjisiyle ayrıştırmış ve elementleri saf olarak elde etmiştir. Bristol’daki, ciğer hastalarının tedavi edildiği hastanede yaptığı çalışmalarla 1799'da, azot protoksidin güldürücü etkisini buldu; türlü gazların fizyolojik etkilerini kendi üzerinde yaptığı deneylerle inceledi. 1807'de sırayla; erimiş külden elektrik akımı geçirdi ve bu yolla önce potasyum adını verdiği elementi, sonra da sodadan sodyum elementini ayırmayı başardı. Ertesi yıl da baryum stronsiyum ve kalsiyumu buldu. Asit özelliğinin hidrojenin varlığından ileri geldiğini saptayarak asitlerle anhidritlerin farklı olduğu sonucuna vardı. Ayrıca, elektroliz ürünleri üstüne ölçmeler yaparak elektrik yayını buldu. 1817’de oksitlenme tepkileri, (hidrojen, alkol) platinin katalitik özelliklerini buldu. Maden ocaklarında grizu patlamalarına karşı kullanılan tel kafesli emniyet lambası buldu.
Samuel Morse (1791-1872)
Charlestown, Boston, doğumlu ABD'li mucit, portre ve tarih sahnesi ressamıdır. Morse 1837'de elektrikli telgrafı icat etti. Joseph Henry, bugün Princeton Üniversitesi'nde bulunan çalışan ilk prototipi yapmıştı. Henry ayrıca, Morse'un O'Reilly'ye karşı dava açmasına rağmen yayınlayamadığı bilimsel dokümanlara da sahipti. Patent denemesi sürecinde, Morse'un avukatı, Morse'un kendi el yazısıyla yazılmış olan bilimsel dokümanların yakıldığını iddia etti. Joseph Henry zamanının açık kaynaklı teşebbüs sahiplerindendi ve Morse gizlilik avantajlarını elinde bulunduruyordu. 1837'de Morse cihazın patentini aldı. 1832'de, Morse elektomanyetik telgraf ve Charles T. Jackson'la yaptığı telgraf görüşmelerinde kullandığı Morse Kodları olarak bilinen sinyal alfabesi fikirlerini geliştirdi.
Michael Faraday (1791-1867
Newington Butts, İngiltere doğumlu İngiliz kimya ve fizik bilgini, 19. yüzyılın en büyük bilim adamlarından biridir. Elektromanyetik indüklemeyi, manyetik alanın ışığın kutuplanma düzlemini döndürdüğünü buldu. Elektrolizin temel ilkelerini belirledi. Klor gazını sıvılaştırmayı başaran ilk kişidir ve elektrik motorunu icat etmiştir. Deneysel olarak, bir maddeden geçen belli miktarda elektrik akımının, o maddenin bileşenlerinde belli miktarda bir çözülüme yol açtığını gösterdi. Bu sonuç ilk elektrik sayaçlarının üretimine olanak verir. Faraday'ın önemli katkıları arasında "amper" denilen akım biriminin kesin tanımını yapmış olması ve elektrolizde geçen "elektrot", "anot", "katot", "elektrolit", "iyon" vb. terimlerini bulması vardır. Faraday manyetik etkiyle ilgili deneyleri gerçekleştirip sonuçlarını bilim dünyasına sunarken elektriğin farklı biçimlerde ortaya çıkan türlerinin niteliği konusunda kuşkular belirmişti. Elektrikli yılan balığının ve öteki elektrikli balıkların saldığı, bir elektrostatik üretecin verdiği bir pilden ya da elektromanyetik üreteçten elde edilen elektrik akışkanları birbirinin aynı mıydı? Yoksa bunlar farklı yasalara uyan farklı akışkanlar mıydı? Faraday araştırmalarını derinleştirince iki önemli buluş gerçekleştirdi. Faraday, ayrıca mıknatıs kutupları arasında döndürdüğü bir bakır yuvarlak ile devamlı bir akım elde etmeyi de başardı. 1832 ve 1833'te elektrolizin iki temel kanununun formüllerini buldu. 1840 yılında ışık enerjisi ile elektromanyetik enerjinin birbirine çok benzer, hatta aynı olduğu kuramını geliştirdi.
Darwin Charles (1809-1882)
Shrewsbury, Shopshire, Birleşik Krallık doğumlu İngiliz biyolog ve doğa tarihçisidir.
İngiliz doğa Kendi kendini ayarlayan evrim kuramını geliştirdi.
Cahız’ın evrim teorisinden etkilenip yaymaya
çalışan geçmişten bugüne en etkin zoolog ve bilim adamları (İbn Meskeveyh, Biruni, İbn Tufeyl, İbn
Haldun, İbn Sina, El- Mesudi, Zekeriya El Kazvini, Müstevfi, Kemaleddin Ed
Damiri, Kınalızade Ali Efendi, Abraham Echellensis, D’Herbelot, Sir Edward
Pococke, F.Wustenfeld, Linaeaus, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Samuel Lee, Buffon,
E.Darwin, Lamark, Ch.Darwin.) arasında en etkin bilim adamı olmuştur. Daha önce benzer fikirlerin "sapkınlık" olarak
nitelendirildiğini ve bastırıldığını görmüş olduğundan, uzun süre fikirlerini
en yakın arkadaşları dışında kimseye açmadı. Olası itirazlara en iyi
şekilde cevap verebilmek için araştırma yapmaya ve kanıt toplamaya başladı.
1858'de Alfred
Russell Wallace'dan aldığı bir mektubu okuyunca, Wallace'ın da
kendisininkine benzer bir teori geliştirdiğini anladı ve nihayet teorisini
yayımlamaya karar verdi.
Darwin'in fikirleri üzerine inşa edilen
modern evrim teorisi,
bugün biyoloji biliminin
temeli ve birleştirici ögesidir. Evrimin gerçekleştiği olgusu Darwin
hayattayken, doğal
seçilim teorisinin evrimin ana açıklaması olması ise 1930'lu
yıllarda bilim dünyası tarafından kabul görmüştür.
James Joule (1818-1920)
Manchester doğumlu
İngiliz fizikçidir. Isının mekanik iş ile
olan ilişkisini keşfetti. Bu keşif, enerjinin korunumu teorisine ve oradan
da termodinamiğin
birinci kanunu'nun eldesini sağladı. SI sistemindeki
iş birimi joule,
onun adına ithafen verilmiştir. Lord Kelvin ile mutlak sıcaklık
skalasını geliştirmiştir. Bir direnç üzerinden geçen elektrik akımının ısı
yaydığını bulmuştur (Joule
yasası).
Louis Pasteur (1822-1895)
Dole, Fransa doğumlu kuduz aşısını
bulan Fransız mikrobiyolog ve kimyagerdir.
Pasteur, mayalanma olayında ve bulaşıcı
hastalıklarda mikroorganizmaların sorumlu olduğunu kanıtladı. Kendiliğinden
türeme teorisini çürüttü. Bu sayede şarap, bira, süt, meyve suyu gibi mayalanabilir sıvıların uzun
süre bozulmadan saklanabilmelerini sağlayan "pastörizasyon" adlı konserve
yönteminin gelişmesini sağladı. Bu yöntem, sütü 63 °C'de otuz dakika
süreyle ısıtmak ve daha sonra sütü hızlı bir biçimde soğuttuktan sonra kapalı
ve sterilize edilmiş şişelere koyarak uygulanıyordu. Buna benzer bir yöntem
günümüzde (UHT)
adı altında kullanılmaktadır.
Rudolf Julius Emanuel Clausius (1822-1888)
Kozsalin, Polonya doğumlu Alman fizikçi. Isı öğretisinin ikinci
yasalarını yazdı ve Entropi kavramını belirledi. termodinamik biliminin başlıca
kurucularından kabul edilen Alman fizikçi ve matematikçi. Sadi Carnot'un Carnot çevrimi olarak
bilinen ilkesini ısı
teorisi olarak yeniden şekillendirmiştir. 1850 yılında
yayımlanan en önemli makalesi Mekanik ısı teorisi üzerine termodinamiğin ikinci
yasasındaki temel fikirlere açıklamalar getiriyordu. 1865
yılında bilimi “entropi” kavramıyla
tanıştırdı.
1865 yılında termodinamiğin birinci ve ikinci yasasını aşağıdaki
gibi özetlemiştir: Evrenin enerjisi
sabittir. Evrenin entropisi maksimuma
ulaşma eğilimindedir.
James Clerk Maxwell (1833-1879)
Edinburgh, İskoçya doğumlu İskoç matematikçi ve teorik fizikçidir.
Modern elektrodinamiğin ve kinetik gaz kuramının kurucusudur. Elektromanyetik
dalgaların varlığını tahmin etmişti. En önemli başarısı
klasik elektromanyetik teorisinde daha önceden birbirleriyle ilişkisiz olarak
gözüken elektrik ve manyetizmanın aynı
şey olduğunu kendisine ait olan Denklemleriyle (4 denklem) ispatlamıştır. Bu denklemler elektrik,
manyetik ve optik alanlarında
kullanılır. Maxwell Denklemleri sayesinde bu alandaki klasik denklemler ve
yasalar basitleştirilmiş oldu. Maxwell'in elektromanyetik alandaki çalışmaları,
birincisi Isaac
Newton tarafından gerçekleştirilmiş, "fizikteki ikinci
büyük birleşme" olarak isimlendirilir. James Clerk Maxwell'in bilime
katkıları Isaac
Newton ve Albert Einstein'ınkilerle eşdeğer görülür.
1999'un sonlarında 100 ileri gelen fizikçiyle gerçekleştirilen milenyum oylamasında
James Clerk Maxwell, tüm zamanların en iyi fizikçileri arasında Albert Einstein
ve Isaac Newton'dan sonra üçüncü sırayı almıştır.
Wilhelm Conrad Röntgen (1845-1923)
Remscheid şehrinin Lennep ilçesinde doğan Alman
fizikçidir. Röntgen ışınlarını buldu.
Bu buluşundan sonra Röntgen farklı kalınlıktaki malzemelerin
ışını farklı şiddette geçirdiğini gözlemledi. Bunu anlamak için fotoğrafsal bir
malzeme kullanıyordu. Tarihteki ilk tıbbi X ışını radyografisini de (Röntgen
filmi) yine bu deneyleri sırasında gerçekleştirdi ve 28 Aralık 1895 yılında bu
önemli keşfini resmi olarak duyurdu. Ancak X ışınını bulduğu zaman deneylerinde
elini kullandığı için aşırı dozda X ışınından parmaklarını kaybetti.
Olayın fiziksel açıklaması 1912 yılına kadar net olarak
yapılamasa da, buluş fizik ve tıp alanında büyük heyecan ile karşılandı. Çoğu
bilim adamı bu buluşu modern fiziğin başlangıcı saydı.
Alexander Graham Bell (1847-1922)
Edinburgh, İskoçya
doğumlu İskoç bilim adamıdır. Telefonu
icat eden Graham Bell, aslında sağırların sessizliğini ortadan kaldırmaya
çalışıyordu. Bunu başaramadı ama her gün yeni bir özelliğe kavuşan telefonla
birbirinden kilometrelerce uzaktaki insanların birbirlerini duymalarını
sağladı. Graham Bell belleklerde telefonun bulucusu
olarak yer etse de adının öne çıkmadığı çalışmaları da vardı. Bunlardan biri
büyük bir ilgi ile tüm dünyanın izlediği National Geographic dergisindeki
yöneticiliğiydi. Yüz yirmi yıl önce silahlı saldırıya uğrayan ve ağır yaralanan
ABD Başkanı Garfield'ın
bedenindeki kurşunların yerini belirlemede ilk kez kullandığı telefonik
sonda, Röntgen'in X ışınları ile
tanıyı geliştirilmesinde kullanıldı. Deniz ve hava taşımacılığı için projeler
gerçekleştirdi.
İşitme engeline karşı yürütülen savaşımın sonucu insanlık
dünyasının sağırlığını gideren bir buluşu armağan eden Bell öldüğünde ona
duyulan büyük saygı ve sevgiden ötürü soyadından yola çıkarak telefonu
simgelemek için kırmızı "çan" kullanıldı.
Nikola Tesla (1856-1943)
Smiljan, Avusturya doğumlu Sırp elektirik
mühendisi, fizikçidir. Dünyadaki bilim ve teknoloji yapısını
tam anlamıyla 'kökünden' değiştirebilecek birçok 'kullanılan ve
kullanılmayan' deneye/buluşa da
imza atmıştır. Özellikle 'elektriğin kablosuz taşınabilmesi' gibi bir buluşu ve
bunu kanıtlaması onun ne kadar benzersiz bir mucit olduğunu açıklar. Tüm alternatif akım elektrik sistemlerini tasarladı. Alternatörler,
elektrik enerjisinin ekonomik iletimi ve dağıtımı için gerilim yükseltici
ve alçaltıcı transformatörler ve mekanik güç
sağlamak için alternatif akım motorları. Dünyanın her tarafında harcanıp giden
su gücünün bolluğundan esinlenip, gerekli olan yerlere enerji dağıtabilen hidroelektrik santralleriyle bu
büyük gücün elde edilmesini tasarladı. Budapeşte'de "Bir
gün Niyagara
Çağlayanı'nı elektrik elde etmek için kullanacağım"
diyerek dinleyenleri şaşırttı.
Floresan , radar, MRI, Nikola Tesla'nın teorileri kaynaklık
edinilerek yaratılmış projelerdir.
Nikola Tesla, rezonans, vibrasyon ve
"doğal 7 periyot"a ait matematiksel teorileri ispatladı. Nikola Tesla Dünya'nın katmanlarından biri olan iyonosferin insanlığın
yararına kullanabileceğini söyleyen ve bunu ispatlayan bilim adamıdır.
İyonosfer, 19. yüzyılda keşfedilmiştir, Dünya'nın üzerinde bulunan üçüncü sıra
katmandır ve Nikola Tesla'yı ilgilendiren en önemli özelliği elektrik
enerjisinin ve radyo, ses ve elektro manyetik dalgaların kablosuz olarak çok
uzak bir noktadan diğer noktaya taşımasını sağlamaktadır.
1890'da Nikola Tesla yüksek frekans alternatif
akım üreteçlerini yapmıştı.
1898 yılında ilk defa uzaktan kumanda ile yönetim sistemini bir
araca uygulamıştır. Mayıs,
1898'de Madison
Square Garden'da dünyaya bu buluşunu tanıtmıştır. Bahsi geçen
araç su üstünde hareket eden ve uzaktan kumanda ile yönetilebilen bir bottur.
Projelerinin tanıtımında afili yöntemler uygulayan Nikola Tesla'yı izleyen
herkes Nikola Tesla'nın bunu beyin gücüyle yaptığına inanmıştır. Daha sonra
Nikola Tesla uzaktan kumandayı
açıklamıştır.
Bir sene sonra Nikola Tesla uzaydaki hayatın varlığı ile de
yakından ilgilenmiş. Dünya'da ilk defa 1899 yılının Mart ayında kendi
laboratuvarından uzaya ses dalgaları göndermiştir. Uzaydan kozmik ses
dalgalarının kaydını yapmıştır. Bunun duyurusunu yaptığında bilim çevresinden
ilgi ve destek görememesinin sebebi o yıllarda kozmik radyo dalgalarının bilim
camiasında yeri olmamasıdır.
1917'nin Ağustos'unda uzaktaki cisimlerin üzerine kısa dalga
darbeleri gönderip, yansıyan kısa dalga darbelerinin bir flüoresan ekran
üzerinde toplanmasıyla izlenebileceklerini açıklamıştır.
Sigmund Freud (1856-1939)
Moravya, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu doğumlu psikanaliz kurucusu olan Avusturyalı nörologtur. Kişiliğin 5 farklı dönemden geçerek geliştiğini öne süren Psikanalitik kuramın kurucusudur. 1884'te kokain üzerine bir inceleme yapmakla görevlendirildi. 1884'te kokainin analjezik özelliklerini keşfetti, anestezik niteliklerini ise sezinledi. (Yaşamım ve Psikanalız adlı yapıtında kokainin anestezik niteliklerini aslında bildiğini, yalnız tıp çalışmalarını bıraktığından dolayı bunların başkaları tarafından ortaya çıkarıldığını ileri sürer.)
Heinrich Rudolf Hertz (1857-1894)
Hamburg, Almanya
Konfederasyonu doğumlu Alman fizikçidir.
Max Planck (1858-1947)
Kiel, Almanya doğumlu Alman fizikçidir. Planck, "Kuantum Kuramı"nı geliştirdi ve Termodinamik yasaları üzerine çalıştı. Kendi adıyla bilinen "Planck sabiti"ni ve "Planck ışınım yasası"nı buldu. Ortaya attığı kuantum kuramı, o güne değin bilinen fizik yasaları içinde devrimsel ve çığır açıcı nitelikteydi. İlk başlarda Planck, kantizasyonu “saf formel bir varsayım... Aslında ben bu konuda pek düşünmedim...” Günümüzde bu varsayım ile klasik fizik ile uyumsuzdur ancak kuantum fiziğinin doğumu olarak kabul edilir ve Planck'ın kariyerinin büyük entelektüel başarısıdır. (Ludwig Boltzmann 1877'de teorik kağıdın da fiziksel bir sistemin enerji halleri ayrık olabilme olasılığını tartışılıyordu) Planck sabitinin keşfi fiziksel birimlerin yeni bir dizi evrensel tanımlamaya etki ediyordu (Planck uzunluğu ve Planck kütlesi gibi). Bütünüyle kuantum teorisinin dayandığı temel fiziksel sabitler dayanmaktadır. Planck’ın fizik temeline katkısı ona 1918 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazandırdı.
Alexander Stepanovich Popov (1859-1906)
Saint Petersburg Rus
İmparatorluğu doğumlu Rus elektrik mühendisi, fizikçidir. kendi ülkesinde ve bazı Doğu Avrupa ülkelerinde radyonun mucidi olarak
bilinen bir Rus fizikçidir.
Rus donanmasına ait bir okulda öğretmen olan Popov'un çalışması,
ona yüksek frekanslı elektriksel olayları araştırttı. 7 Mayıs 1895'te bir dalga
almaçıyla şimşek çarpmalarındaki radyo seslerini tespit ederek çalışan kâğıt
üzerinde bir yıldırım dedektörü yaptı. Bu gün Rusya Federasyonunda Radyo Günü olarak
kutlanır. 24 Mart 1896 gösterisinde radyo dalgalarını Saint-Petersburg'da
kampüs binaları arasında bir mesajı iletmek için kullandı. Onun
çalışmaları Oliver Lodge gibi diğer fizikçiler ve Guglielmo Marconi'nin
eş zamanlı çalışmalarına dayanır. Popov elektromanyetik
dalgaların iletişimde kullanılmasına öncülük etmiştir. Çift kutuplu
anteni buldu.
Marie Curie (1867-1934)
Sklodowska, Varşova doğumlu
Polonyalı kimyager ve fizikçidir.
Sir Ernest Rutherford (1871-1937)
Brightwater, Tasman
Bölgesi, Yeni Zellanda doğumlu İngiliz deneysel
fizikçisidir. 19. yüzyılın sonuna gelinirken pek
çok bilim adamı artık fizikte gerçekleştirilecek bir yenilik kalmadığı
kanısındaydı. Ama Rutherford üç yıl gibi kısa bir süre içinde tümüyle yeni bir
fizik dalı ortaya çıkardı: Radyoaktiflik. Radyoaktifliğin bir
elementin atomlarının başka bir elementin atomlarına kendiliğinden dönüşme
süreci olduğu sonucuna vardı. Deney sonucunda şu bulgulara
ulaşılmıştır:Öyleyse, atomda büyük
boşluklar vardır. Işınların küçük bir kısmının kırıldığı ve çok küçük bir
kısmının yansıdığı görülmüştür:
Öyleyse, atomda + (pozitif) yükler çekirdek adı verilen küçük bir hacimde
toplanmıştır. Atomda pozitif yük, kütle merkezinde çekirdek diye
adlandırılan çok küçük bir hacimde toplanmıştır. Atomda pozitif yüklü
tanecikler kadar elektron, çekirdeğin etrafında bulunur ve atom hacminin büyük
bir bölümünü elektronlar kaplar.
Rutherford Atom Modelinin Eksiklik Ve Hataları: Nötronu bulamamıştır. Elektronların yerlerini
ve hareketlerini tam olarak açıklayamamıştır.
Rutherford atom modeli ile Modern Atom Teorisi ve Bohr atom modelinin temelleri
atılmıştır.
Albert Einstein (1879-1955)
Ulm, Almanya doğumlu Yahudi
teorik fizikçidir. Dünya’nın Newton ile beraber en çok duyulan, popüler bilim
adamıdır. 1905 yılı Einstein için bir
mucize yıl oldu ve o dönemde kuramları hemen benimsenmemiş olsa da ileride
fizikte devrim yaratacak olan dört makale yayınladı. 1914 yılında Max Planck'ın
kişisel ricası ile Almanya'ya geri döndü. 1921 yılında fotoelektrik etki üzerine
çalışmaları nedeniyle Nobel
Fizik Ödülü'ne layık görüldü.
Max Born (1882-1970)
Breslau, Almanya doğumlu Yahudi matematikçi ve fizikçidir. Born, yaptığı "Kuantum Mekaniği'nin temelini araştırma, özellikle dalga fonksiyonunun istatistiksel yorumlama üzerine" adlı çalışma ile 1954 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü almıştır. 1905 yılında, Minkowski ile özel görelilik üzerine araştırmalar yaptı ve daha sonra Thomson atom modeli üzerine habilitasyon tezi yazdı. 1918 yılında Berlin'de Fritz Haber ile bir şans toplantısı yakaladı ancak tartışılmasına yol açan bir iyonik bileşik hakkında konuşulmaya başlandı.Bu bileşik metal ile tepkimeye girdiğinde halojen oluştuyordu. 1925 yılında, Born ve Werner Heisenberg kuantum mekaniğinin matris mekaniği temsilini formülize ettiler. Ertesi yıl Schrödinger denkleminde ψ * ψ için olası yoğunluk fonksiyonunu artık standart bir yorumladı. Bu yorumlamadan dolayı 1954 yılında Nobel ödülü aldı.
Niels Henrik David Bohr (1885-1962)
Kopenhag, Danimarka
doğumlu Danimarkalı fizikçidir. Kuantum kuramının atom yapısının belirlenmesinde ilk kez
kendi adıyla anılan atom modelini oluşturdu. Kuantum fiziğinin gelişmesinde 50 yıla
yakın bir süre öncü rol oynadı. Ayrıca atom çekirdeğinin "sıvı damlacığı
modeli"ni geliştirdi. Kopenhag Teorik Fizik
Enstitüsü başkanlığına getirilen Bohr, 1922'de Nobel Ödülü'nü alır. Artık kısaca
"Bohr Enstitüsü" diye anılmaya başlayan enstitüye dünyanın pek çok
ülkesinden genç fizikçilerin akını başlar. Gelenler arasında Heisenberg, Pauli, Gamow, Landau gibi
sonradan ün kazanan genç araştırmacılar da vardır. Kısa sürede dünyanın en
canlı bilim merkezine dönüşen Enstitü bir grup üstün yetenekli genç için
bulunmaz bir eğitim ortamı olmuştu.
Bohr çalışma yaşamında sergilediği istenç gücünün yanı sıra neşe
ve mizahıyla gönülleri fethetmesini de biliyordu. Bir teori üzerine
tartışırken, sözlerini şöyle bağlamıştı: "Bu teorinin çılgınca bir şey
olduğunu biliyoruz. Ama ayrıldığımız nokta, teorinin, doğru olması için
yeterince çılgınca olup olmadığıdır."
Erwin Rudolf Josef Alexander Schrödinger (1887-1961)
Viyana, Avusturya –
Macaristan İmparatorluğu doğumlu, Avusturyalı fizikçidir. Kuantum mekaniğine olan katkılarıyla,
özellikle de 1933'te kendisine Nobel Ödülü kazandıran Schrödinger Denklemi'yle
tanınır. Schrödinger'in
Kedisi diye bilinen düşünce deneyini önermiştir. 1944'te yazdığı Hayat Nedir? başlıklı
kitabında organizmaların genetik şifresini ihtiva eden karmaşık bir molekül
fikrinden bahsetti. 1950'lerde DNA molekülünün yapısını çözen (ve bu
çalışmalarıyla 1962'de Nobel
Tıp veya Fizyoloji Ödülü'ne layık görülen) Francis Crick ve James Watson ayrı
ayrı yazdıkları anılarında, Schrödinger'in kitabından etkilendiklerini açıkça
belirtmişlerdir.
Schrödinger Dublin'de kaldığı süre boyunca, fiziğin değişik
alanlarını birleştirecek bir "birleşik alan teorisi" kurabilmek için
uğraştı ve bu konuda Einstein'la
yazışmaya başladı. 1947'de başarıya ulaştığını zannederek akademik çevrelere ve
İrlanda basınına fizikte çığır açacak yeni bir teori geliştirdiğini ilan etti.
Ne var ki kısa süre sonra teorisinin hatalı olduğu anlaşıldı.
Edwin Powell Hubble (1889-1953)
Marshfield, Missouri, ABD doğumlu Amerikalı astronomdur.
1923'te
Hubble, Andromeda adı verilen bir gökadayı inceledi. O zamanlar çoğu
gökbilimci, bütün evrenin, bizim gökada Samanyolu'ndan ibaret olduğunu düşünüyordu.
Fakat Hubble, Andromeda Gökadası'nın ucunda birtakım yıldızlar gördü ve onların
Samanyolu'nun çok ötesinde oldukları tahmininde bulundu. Çalışmaları, Andromeda Gökadası'nın
başka bir gökada olduğunu, dolayısıyla bizimkinin dışında başka gökadaların da
var olduğunu kanıtladı. Sonra, o ve başkaları yavaş yavaş birçok gökada
saptamaya başladılar. Ayrıca Hubble, ışık tayfı konusunu da inceledi. Kızıla
kaymanın olabilmesi için, yıldızların bizden uzaklaşmaları gerektiğini fark
etti. Gökadalar zayıfladıkça
kızıla kaymanın artışı da dikkatini çekti. Ayrıca
ünlü Hubble Uzay
Teleskobu, ismini astronom Edwin Hubble'dan almaktadır.
Hubble ayrıca Bigbang teorisinin en büyük
ispatçılarından biridir.Çünkü yıldızların ve gezegenlerin ışık tayfı sayesinde
dünyadan uzaklaştığını buldu. Daha sonra bütün gezegenlerin birbirlerinden
uzaklaştığını buldu. Bu da evrenin genişlediği anlamına geliyordu.
Sir James Chadwick (1891-1974)
Cheshire, İngiltere doğumlu İngiliz fizikçidir. 1932'de nötronun yapısını keşfetti ve
1935'de Nobel Fizik
Ödülünü kazandı. Atom çekirdeğindeki parçacıklardan
nötronu keşfeden Chadwick’in bu buluşu çekirdek bölünmesinin, atom
enerjisinden yararlanmanın, atom ve hidrojen bombalarının yapımının yolunu
açmıştır. Atom çekirdeğindeki parçacıklardan nötronu keşfeden İngiliz fizikçi
ve eğitimcidir (bak. Atom). Chadwick'in bu buluşu çekirdek bölünmesinin, atom
enerjisinden yararlanmanın, atom ve hidrojen bombalarının yapımının yolunu
açmıştır. Nötronun bulunmasıyla artık atom çekirdeğinde elektron bulunduğu
görüşü geçersiz oldu.
Wolfgang Pauli (1900-1958)
Viyana, Avusturya
doğumlu Yahudi fizikçidir.
Karl Werner Heisenberg (1901-1976)
Würzburg, Almanya doğumlu Alman fizikçidir. Kendi ismiyle anılan Belirsizlik İlkesi'ni bulan Alman fizikçi, atom yapısı bilgisine katkılarından dolayı 1932 yılında fizik dalında Nobel Ödülü'ne layık görüldü. Heisenberg, 1958'de, atomun içindeki temel parçacıkların yapısını izah eden, birleşik alan teorisinin formülünü ortaya koydu. Heisenberg, hiçbir fizik bilgininin açıklama yapamadığı bir konuyu da aydınlattı. Bu konu, atom çekirdek yapısına ait olup; Mezon Alan Teorisi olarak isimlendirilmiştir. Belirsizlik ilkesi: Bir elektronun yerini tespit edebilmek için dalga boyu kısa olan ışınlara ihtiyaç vardır. Bu ışınlar da enerji paketlerinden (fotonlardan) ibaret olduğundan, elektrona çarparak onun yerini değiştirirler (Compton Olayı). Elektrona çarparak onu etkilememesi için fotonları çok küçük ve dalga boyu uzun olan ışınların kullanılması gerekir. Bu suretle elektronun hareketinde önemli bir değişme olmayacaktır. Fakat uzun dalgalı ışınlar kuvvetli bir görüntü sağlamadığından, ancak çok belirsiz bir görüntü elde edilir. Şu halde, bir elemanın yerini tespit etmek mümkün değildir.
Paul Adrien Maurice Dirac (1902-1984)
Bristol, İngiltere
doğumlu İngiliz fizikçi ve matematikçidir. Kuantum mekaniğinin kurucularındandır. Diğer önemli
keşiflerinin yanında fermiyonların davranışını
açıklayarak anti maddenin keşfine
olanak veren ve kendi adı verilen Dirac denklemi'ni yaratmıştır. Dirac 1933 Nobel Fizik Ödülü'nü Erwin Schrödinger ile
paylaşmıştır. 1928'de Wolfgang
Pauli'nin göreli olmayan spin sistemleri üzerine çalışmasına
dayanarak, elektronun dalga fonksiyonu için göreli bir denklemi olan Dirac denklemi'ni
oluşturdu. Bu çalışma Dirac'ın, elektronun anti parçacığı olan pozitronun varlığını
öngörmesine yol açtı. Pozitron Carl Anderson tarafından 1932'de
gözlemlendi. Dirac'ın denklemi aynı zamanda spin kavramının görelilik
çerçevesine oturtulmasına da yardım etmiştir. Bu çalışması sayesinde
Dirac, kuantum
elektrodinamiği terimini ilk kez kullanan ve bu dalı kuran
kişi olarak tarihe geçti.
Francis Harry Compton Crick (1916-2014)
Weston Favell,
Northhamtonshire, İngiltere doğumlu, İngiliz moleküler
biyolog, fizikçi ve nörobilimci.
1953'te James D.
Watson ve Maurice Wilkins ile beraber DNA molekülünün
yapısını keşfederek 1962 Nobel
Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü paylaşmıştır.
Kariyerinin geri kalan kısmında Salk Biyolojik Araştırmalar
Enstitütüsü'nde J.W. Kieckhefer Araştırma Profesörü olarak
görev yaparak insan bilinci üzerine çalışmalar yapmıştır.
Har Gobind Khorana (1922-2011)
Raipur Pencap,
Britanya Hindistan’ı doğumlu Hintli moleküler biyologdur.
1970 yılında genleri yapay olarak sentez eden ilk
bilim adamı oldu. Khorana'nın çalışmaları genetik kodun deşifre edilmesinde
büyük önem taşıdı.
Nükleotidlerin protein sentezinde ki rolünü
tanımladı.
Tsung-Dao Lee (1926- ….)
Şangay, Çin doğumlu,
Çinli fizikçidir. Temel parçacıklarla ilgili önemli keşiflere yol açan parite yasalarıyla ilgili araştırmalarından ötürü C. N. Yang ile
birlikte 1957 Nobel Fizik Ödülü'nü
kazanan Çin kökenli Amerikan fizikçidir. Lee ve
Yang Nobel Ödülü alan ilk Çinli olmuştur. Temel parçacıkların zayıf etkileşmelerinde paritenin korunumu yasasının
geçersizliğini öne sürmüştür. Parite yasaları ile ilgili keşiflerinde nötrino
kuramına yeni bir yorum getirerek parçacık fiziğinde bir dönüm noktası oldu.
Başlıca yapıtları: Partide Pbysics: An Introduction to Field
Theory, 1981 (Parçacık Fiziği: Alan Kuramına Giriş)
Ödülleri: Nobel Fizik Ödülü (1957)
Albert Einstein Ödülü (1957) G. Bude Madalyası (1969,1977) Galileo Galilei Madalyası (1979) Fazilet
Nişanı, Grande Ufficiale, İtalya (1986) Barış İçin Bilim Ödülü (1994) Çin Ulusal-Uluslararası
İşbirliği Ödülü (1995) Küçük 3443 Gezegeninin T.D. Lee Gezeni olarak isimlendirilmesi (1997) New York Bilim Ödülü (1997) Pope Joannes Paulus Madalyası (1999) İtalyan Hükümeti II Ministero
Dell Interno Madalyası (1999 New York Bilim Akademisi Ödülü (2000) Japon Yükselen Güneş, Altın ve
Gümüş Yıldız Nişanı (2007)
James Dewey Watson (1928-….)
Chicago, ABD doğumlu
Amerikalı genetikçidir.
1954 yılında yaptığı çalışma ile DNA'nın ikili sarmal yapısını,
araştırmacı Francis
Crick ile bularak Nobel Ödülü almış bilim adamıdır.
1962 yılında Dr.Crick'le DNA'nın 3 boyutlu yapısını
keşfetmelerinden dolayı Nobel
Ödülüne layık bulundular.
1967 yılında ise The Double Helix: A Personal Account of
the Discovery of the Structure of DNA (İkili Sarmal : DNA Yapı
Çözümünün Öyküsü) adlı, DNA'nın ayrıntılı çözüm öyküsünü içeren kitabını
yazdı.
New York'ta bulunan Cold Spring Harbor Laboratuvarı'nın
başkanlığını yapan, yaşantısının ileri dönemlerinde ırkçı, homofobik ve
kadınları aşağılayan ifadeleriyle dikkati çeken Watson, "Afrikalıların
daha düşük zekalı oldukları" yolundaki açıklamaları ve "farklı
coğrafyalarda evrimleşen insanların zekâlarının aynı şekilde geliştiğini
düşünmek için mantıklı bir sebep olmadığı" yolundaki iddiaları nedeniyle
önemli eleştirilerin hedefi oldu[1]. Tepkilerin artması üzerine Cold
Spring Harbor Laboratuvarı’nın yönetim kurulu başkanı Bruce Stillman yönetim
kurulunun Watson’un "tüm idari yetkilerinin askıya alınmasına" karar
verdiğini açıkladı
Muhammed Abdus Salam (1926-1996)
Jhang, Sahiwal Bölgesi, Pencap, İngiliz Hindistanı doğumlu Pakistanlı
kuramsal fizikçidir.
elektrozayıf etkileşim ile ilgili çalışmalara katkılarından
dolayı 1979 yılında Nobel
Fizik Ödülünü Glashow ve Weinberg ile paylaşan bilim
adamıdır. Salam’ın en büyük ve dikkate değer başarıları arasında Pati–Salam modeli, manyetik foton, vektör meson, Büyük
Birleşme kuramı, süpersimetri çalışmaları
ve de en önemlisi elektrozayıf kuvvet teorisini içerir ki bu fizik alanındaki
en prestijli ödülü- Nobel
Ödülünükazanmasına vesile olmuştur , Salam kuantum alan kuramına ve
Londra Imperial Koleji’nde matematiğin gelişmesine büyük katkılarda bulundu.
Öğrencisi Riazuddin ile Selam modern nötron teorisi, nötron yıldızları ve kara deliklere,
ayrıca kuantum
mekaniğini modernize etmeye ve kuantum alan kuramına büyük
katkılar yaptı.
Sir Roger Penrose (1931-…..)
Colchester, Essex, İngiltere doğumlu İngiliz psikiyatrist,
fizikçi, matematikçi, bilim felsefecisidir. Penrose matematiksel fizik alanında
olan çalışmalarıyla tanınmıştır, bilhassa genel görelilik ve kozmolojiye olan
katkılarıyla. Birçok ödül almıştır. Bunların içerisinde 1988 fizik alanında
Wolf ödülünü ile evreni anlamamıza olanak sağlayan katkıları nedeniyle Stephen Hawking ile
paylaşmıştır
2010'da Penrose CMB gökyüzünun WMAP datalarında bulunan konsantre
halkalardan yola çıkarak Büyük
Patlama'dan önce varolan erken evrenin muhtemel delilini rapor
etti. 2010'da yazdığı Cycles
of Time kitabının son sözünde bu delilden bahsetti. (Bu
kitapta Einstein'ın
alan denklemlerinden,Weyl
eğimine ve Weyl eğim varsayımına kadar birçok şeyden
bahsediyordu.) Büyük Patlama'daki geçiş bir önceki evrenin kurtulması için
yeteri kadar sorunsuz olmuş olabilirdi. C ve WCH hakkında birçok varsayımda
bulundu bunlardan bazıları başkaları tarafından da desteklendi.
Basitçe, Büyük Patlamadaki Einstein'ın alan denkleminin
eşsizliğinin kara deliklerin olay ufkunun belirgin eşsizliği gibi sadece
görünüşte bir eşsizlik olduğuna inanıyordu. İkinci eşsizlik koordinat sisteminin
değişimi tarafından ortadan kaldırılabilir ve Penrose Büyük Patlama'daki
eşsizliği kaldıracak farklı bir koordinat sistemi değişikliği önerisinde
bulundu. Bundan çıkarılabilecek sonuç Büyük Patlamadaki önemli olaylar, genel
göreliliği ve kuantum mekaniğini birleştirmeden de anlaşılabilir ve bu nedenle
zamanı bölen Wheeler-DeWitt denklemini kullanmak zorunda kalmayız. Alternatif
olarak, Einstein–Maxwell–Dirac denklemini kullanabiliriz.
Lynn Margulis (1938-2011)
Chicago, Illinois, ABD doğumlu Amerikalı biyolog,
taksonomist, bakteriyolog, kuramcıdır. Aynı zamanda toplum tarafından bilim
yazarı ve eğitimci olarak tanınır. En önemli savunusu yaşamın tarihinde iki ya
da daha fazla soyun ortak yaşam ile bir araya geldiğini anlatan "evrimde
ortak yaşam" fikridir. Magulis endosimbiyoz kuramını geliştirmiştir.
Ayrıca İngiliz kimyager James Lovelock ile birlikte Gaia Hipotezini
geliştirmişlerdir. Hipotez Dünya'nın kendi kendini düzenleyen tekli bir sistem
olduğunu önermektedir.
Stephen Hawking (1942-2018)
Oxford, İngiltere doğumlu İngiliz fizikçi, evren bilimci, astronomdur. Roger Penrose ile birlikte Einstein'ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang'le başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi. Bu sonuç Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı'nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu yirminci yüzyılın ikinci yarısının en büyük buluşlarından biriydi. Bu birleşmenin bir sonucu da karadeliklerin aslında tamamen kara olmadığını, fakat radyasyon yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir sonuç da evrenin bir sonu ve sınırı olduğuydu. Bu da evrenin başlangıcının tamamen bilimsel kurallar çerçevesinde meydana geldiği anlamına geliyordu. Stephen Hawking kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim insanları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. Bir fenomen haline gelen ve milyonlarca satan “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere” kitabı, Hawking'e asıl şöhreti getirmişti. İlk kitabının yayımlanmasından bu yana gerçekleşen önemli buluşların ardındaki sırrı açığa çıkaran “Ceviz Kabuğundaki Evren”, “Zamanın Kısa Tarihi”nin bir devamı sayılabilir. Stephen Hawking, Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilmektedir.
Aziz Sancar (1946-…..)
Savur,
Mardin, Türkiye doğumlu Türk biyokimyager, moleküler biyolog, bilim adamıdır.
Hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini
koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü
kazanmıştır.
Aziz Sancar’ın geliştirip ismini koyduğu “maxicell”
tekniği ile buluşunu yapıp ismini koyduğu “excinuclease/excision nuclease”
enzimi terimleri Oxford Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Sözlüğü'ne girmiştir.
Sancar, DNA'nın onarılması ile ilgili yaptığı
çalışmalardan dolayı Amerikalı Paul Modrich ve
İsveçli Tomas Lindahl ile
birlikte 2015 Nobel
Kimya Ödülü'ne layık görüldü. Bu üç araştırmacı 30 yıldan uzun
süre birbirlerinden bağımsız olarak ve büyük oranda bakteri hücrelerinde
çalışmaktadır. Sancar nükleotid kesim onarımı alanında buluşlar yapmış, Tomas
Lindahl ve Paul Modrich ise diğer DNA onarımı mekanizmaları olan bazı kesim
onarımı ve yanlış eşleşme onarımını keşfetmişlerdir. Aydınlattıkları temel
mekanizmalar daha sonra insanlar dahil olmak üzere kompleks organizmalarda da
gösterilmiştir. Örneğin, nükleotid kesim onarımı bozuklukları ile deri
kanserleri arasında doğrudan nedensel ilişki bulunmuştur. Sancar’a, İsveç Kraliyet Bilimler
Akademisi tarafından verilen Nobel Kimya Ödülü Alfred Nobel’in
ölüm yıldönümü olan 10 Aralık'ta düzenlenen törende verildi. Ödül, İsveç
Kralı XVI. Carl
Gustaf tarafından takdim edildi. Sancar “beni ödüle
götüren Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı eğitim devrimidir.
Dolayısıyla bu ödülün sahibi Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden
Anıtkabir Müzesi'dir” diyerek Nobel Ödülü ile madalya ve
sertifikasını Anıtkabir'e
teslim etmiştir. Ödül, Anıtkabir'deki Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi'nde
kendisine ayrılan özel alanda sergilenmektedir.
Alan Harvey Guth (1947-….)
New Brunswick, New
jersey, ABD doğumlu Amerikalı teorik fizikçi ve kozmolog. Temel parçacık teorisi
üzerine araştırma yapmış ve bu teorinin evrenin ilk aşamalarına nasıl
uygulanabileceğini incelemiştir. Günümüzde Massachusetts Teknoloji Enstitüsü fizik
bölümünde profesörlük yapan Guth, kozmik enflasyon teorisinin
yaratıcısıdır.
Cornell Üniversitesi'nde daha genç bir parçacık fizikçisiyken 1979 yılında enflasyon
teorisini ortaya atmış ve bununla ilgili ilk seminerini Ocak 1980'de
vermiştir. Stanford
Üniversitesi'ne geçtikten sonra 1981 yılında Guth resmi olarak
kozmik enflasyon teorisini ileri sürmüştür.